Avrupa’nın bir çok ülkesinde defalarca kez gündeme gelen ve Avusturya’da da popülist politikacılar tarafından sıkça kullanılan “İslam Avusturya’ya aitmi” sorusunu biraz değiştirerek “Hristiyanlık Avusturya’ya ait mi” diye sormak gerektiğini düşündüm kendimce.
Belki de bu soruya yanıt bulabilirsek, İslamiyet’in de Avusturya’ya ait olup olmadığının cevabını basit bir şekilde cevaplayabiliriz aslında. Şimdi kimileri, Hristiyan bir ülkede yaşarken böyle absürt bir soru sormanın “mantığı var mı” diye düşünebilir; ancak bilinmesi gereken bazı ayrıntı ve detaylar, ayrıca gelişmeler böyle bir sorunun sorulması gerektiği gerçeğini değiştirmez.
Öncelikle şunu bir kenara koyalım. Avusturya Cumhuriyeti seküler bir ülkedir, yani dinden bağımsız, dinî ya da ruhanî olmayan; manastır düzeninin bir parçası olmayan. Sekülerite, devlet ve dinin ayrı olması veya özellikle bir dine bağlı veya karşı olmamasına rağmen dinî ve sivil işlerin birbirinden ayrılması inancı anlamına gelmektedir.
Statistik Austria’nın verilerine göre 2018’de Avusturya nüfusu 8,77 Milyon. Peki bu kadar insan dinsiz mi, tabiki hayır. 2001 yılında yapılan nüfus sayımı esnasında ülkede yaşayan vatandaşların hangi dine mensup oldukları araştırılmış. Buna göre ülkede yaşayan 5.918.629 kişi Katolik dinine mensup olduğunu beyan etmiş. İlk sırayı alan Katolikler, Roma Katoliği, Yunan Katoliği ve Ermeni Katoliği olarak üç ayrı mezhebe ayrılmış. Ayrıca Evanjelist, Ortadoks vs. gibi mezheplere mensup vatandaşların yanı sıra Yehova Şahitleri ve 1983 yılında tanınmış Budizm’de Avusturyalıların seçmiş olduğu bir başka inanış olarak kayıtlara geçmiş.
Üstte saydığım dinlerin dışında 1890 yılında Musevi dini ve 1912 yılında İslâm dini Avusturya Cumhuriyeti tarafından tanınmış. 2001 yılı verilerine göre Avusturya’da yaşayan Müslüman sayısı 338.988. Burada 2013 yılında Avusturya tarafından tanınan 60.000 Alevilik inancına sahip vatandaşları da dahil. Peki bu kadar mı, hayır değil tabiki. Sayamadığım bir çok farklı (sayıları 20.000 altında) inanış ve mezhep daha Avusturya Cumhuriyeti tarafından tanınmış ve din olarak kabul edilmiş.
Bu kadar detay ve araştırmanın ardından gelelim asıl hususa; “Hristiyanlık Avusturya’ya ait mi?” Viyana Üniversitesi (Vienna İnstitute of Demography) 2018 yılında yapmış olduğu bir araştırmada Avusturya’da yaşayan insanların dinlerini ve dinlerine bağlılıklarını araştırmış ve aynen şu soruyu sormuş; “Katolik dini (hala) Avusturya’ya ait mi?“
Yapılan araştırma sonucu çıkan rakamlar bu sorunun ne kadar yerinde bir soru olduğunu gözler önüne seriyor, zira 2001 yılında yüzde % 75 olan Katolik cemaatinin oranı 2018 yılında yüzde % 64’e kadar düşmüş. Aynı zaman diliminde hiçbir dine mensup olmayan insanların oranı ise yüzde %12’den, yüzde %17’ye (2016) çıkmış. Yine aynı zaman diliminde İslâm dinine mensup insanların sayısı ikiye katlanırken, yüzde %4’ten yüzde 8%’e (700.000) çıkmış. Bu zaman zarfında Müslümanların yanı sıra Ortadoks dini mensupları da artarken, yüzde %2’den yüzde %5’e (400.000) çıkmış. Evanjelistlerin sayısı ise bu zaman zarfında sabit yüzde %5’te kalmış.
Viyana başka bir Avusturya gibi. Verilen bu veriler Avusturya genelini kapsarken, Avusturya’nın başkenti Viyana ise daha farklı bir boyutta, zira 2001 yılında başkentte yüzde %49 olan Roma-Katolik dini mensubu, yüzde %35’e kadar gerilemiş durumda. Ayrıca 2001 yılında hiç bir dine mensup olmayan kişilerin oranı da % 26’dan yüzde % 30’a (2016) çıkmış. Belki de yerel siyasetçileri en tedirgin eden can alıcı nokta ise, İslâm dinine mensup insanların sayısının yüzde % 8’den yüzde % 14’e çıkması.
Son yıllarda göçün azalacağını varsayan araştırmacılar, 2046 yılında Avusturya genelinde hiç bir dine mensup olmayan kişilerin oranının yüzde %28’e, Müslümanların ise yüzde %12‘ye çıkacağını öngörüyor. Buna göre Avusturya genelinde Katoliklerin, yüzde % 50’nin altına düşeceği gerçeğini gözler önüne seriyor.
Katolikler yavaş yavaş kiliseden ayrılıyor. Avusturya genelinde en fazla mensubu olan ve Roma kilisesine bağlı olan Roma-Katolikleri bir bir kiliseden çıkıyor. 2016 yılında kiliseden toplamda 54.886 kişi ayrılırken, özellikle 2010 yılında çocuk istismarlarının ortaya çıkması ile 85.960 kişi kiliseye sırtını döndü ve kiliseden ayrıldı.
Avusturyalıların kiliseden çıkmasının bir çok nedeni var. Örneğin kiliseye bağlı olan her birey 18 yaşından itibaren (ya da çalışmaya başladıktan sonra) yıllık gelirinin yüzde %1,1’ini kiliseye bağışlamak zorunda. Kilisede kayıtlı olsada, inanmayan Hristiyanların sayısı günden güne artıyor. Her ne kadar kiliseye yıllık vergisini ödese de, Katolik dininin en önemli ibadet günü olan Pazar günü dahi kiliseye gidenlerin sayısı yüzde %10 ile çok düşük. Sürekli olmasa da arada bir Pazar günleri kiliseye giden bu yüzde %10’dan yine sadece üçte ikisi ölümden sonra dirilişe ve hesap gününe inanıyor.
Üstte yazdığım rakam ve oranlar Viyana Üniversitesi’nin araştırması, Statistik Austria’nın verileri ve adı bende saklı bir yerel gazetenin yapmış olduğu haberlerce tasdiklidir.
Bu verilere bakınca, insan sormadan edemiyor; “Hristiyanlık gerçekten Avusturya’ya ait mi”...
Saygılarımla...
Gürkan Altmışdört