Avusturya’da iltica başvurusunda bulunan sahipsiz 845 mülteci çocuğundan 471’i kayıp!
Ülkesindeki savaştan kaçarak daha güvende olduğunu düşündüğü Avrupa’ya sığınan yüzbinlerce insan siyasetin oyuncağı misali ordan oraya atılırken, kimi zaman yerel siyasilerin popülizm malzemesi, kimi zamanda hiç bilinmeyen bir meçhule doğru adeta sırra kadem basıyor.
21. yüzyılda kaderleriyle baş başa bırakılan bu insanlar hayatlarının endişesiyle çıktıkları umuda yolculuklarında her zaman umduklarını bulamıyor. Medeniyet dersi verdiğini zanneden Avrupa ülkeleri söz konusu mülteciler olduğunda adeta sınıfta kaldı. Kimi ülkeler sınırlarına tel örgüler çekerken kimi ülkelerin gazetecileri yaşamak için koşan insanlara çelme dahi takmaktan geri kalmadı. Bir gün sıranın kendisinede gelebileceğini ve hayatın bir imtihandan ibaret olduğunu akıllarına dahi getirmeyen “modern” zihniyetler, zorda olana, mağdur olana yardım elini uzatmaktansa kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda hareket ederken, yine kendi egoları için bu çaresiz insanları görmezden geldi.
Savaştan kaçan bir çok aile, bir birisine dahada kenetlenerek belkide kendi imtihanını verirken, aileleri savaşta ölen yetim çocukları sahipsiz ve çaresiz kendi başlarına yaşama mücadelesi içersinde kendisini Avrupa’nın göbeği olan Avusturya’da buldu.
Anne ve babası yanında olmadığı halde Avusturya’ya mülteci başvurusunda bulunan 845 çocukta sadece yaşayabilmek için tek çareyi bombaların başlarına yağmur gibi yağdığı doğup büyüdüğü topraklardan kaçmakta bulmuş. Ocak 2019 ile ekim 2019 arasında Avusturya’da mülteci başvurusunda bulunan bu “sahipsiz” çocukların 374’ü ülkede kalma müsaadesi almış. Peki geriye kalan 471 çocuk nerede? Bu çocukların hesabını kim kimden nasıl soracak?
Avusturyalı yetkililer bazı çocukların yapmış oldukları mülteci başvurusunun sonucunu beklemeden ülkeden başka bir ülkeye iltica ettiğini, bunların kiminin daha sonra tespit edildiğini ancak bunların sadece kayıp mülteci çocuklarından bazıları olduğunu, diğer çocukların insan ticareti yapan şebekelerin eline düşmüş olabileceğini, ya zorla fuhuşa zorlandıklarını yada organ mafyasının ağına takılmış olabileceğini gayet rahat ve gayet normalmiş gibi açıklıyor.
Kısa ve naçizane bir analiz yapacak olursak yaradanın yarattığına imtihan olarak gönderdiği bu yetim yavrucaklar ile sınıfta kalan insanoğlu 2020 yılı itibariyle sel, deprem, hastalıklar, kazalar, yangınlar gibi musibetler ile cezalandırılıyor olabilirimi acaba? Yoksa 2020 yılına girdiğimizden beri meydana gelen ve bir aya sıkışan onlarca felaket tamamen bir tesadüftenmi ibaret?
Kayıp olan 471 çocuktan bir tanesi kendi çocuğumuz olsa muhtemelen bu soruya daha açık yüreklilikle yanıt verirdik.
Saygı ve dua ile,
Gürkan Altmışdört