gurkan.altmisdort @ havadis.at

Avusturya’da demokrasi ve siyaset anlayışında son dönemde öne çıkan davranışlar akıl almaz hale geldi.

Siyasetin bulunduğu her ülke ve ortamda entrikalar mevcuttur. Öyleki seçim önceleri artan gerginlik ve kaybetme kaygısı siyasileri farklı tutum ve davranışlara itebiliyor.

Ancak Avusturya siyasetinde son bir kaç yıldır takınılan tavır ve siyasilerin bir birlerini pisliğin içine çekme girişimleri üçüncü dünya ülkelerinde bile görülmüş değil.

Peki ne oldu da Avrupa’nın göbeğinde ve dünyanın gözü önünde bulunan ve demokrasi anlayışına gıpta ile bakılan bir ülkede siyaset bu denli düşük bir seviyeye indi?

Her ülkede olduğu gibi dönem dönem seçim önceleri Avusturya'da da partiler birbirileri ile atışır, kendilerinin diğerlerinden daha iyi olduğunu iddia ederdi; ancak seçimlerin ardından kaybeden kazananı tebrik eder ve ülkenin bekası için birlikte hareket edilirdi.

Ne olduysa son SPÖ-ÖVP hükümetinin ilginç bir şekilde dağılmasıyla Avusturya’nın siyaset anlayışıda değişti. Christian Kern ile Reinhold Mitterlehner öncülüğünde kurulan SPÖ-ÖVP hükümeti küçük anlaşmazlıklar dışında gayet iyi bir şekilde devam ederken, aşırı sağcı parti FPÖ’nün günden güne oylarını arttırdığı gerçeği ilk etapta ÖVP içersinde tedirginlik yaratmış olacakki, ilk entrika parti içerisinde yaşandı.

Reinhold Mitterlehner’in genel başkanlığında aynı zamanda Başbakan yardımcılığı görevinide yapan ÖVP, dönemin dışişleri bakanı olan Sebastian Kurz’u partinin yeni genel başkanlığı için hazırlamaya başladı.

Hiç bir yüksek eğitim başarısı olmayan Kurz’un gençliği ve medyadaki popülerliğinden faydalanmak isteyen partililer, Mitterlehner’in arkasından çevirdikleri dalavere ile Kurz’u yeni genel başkan olarak hazırlarken hiç beklemedikleri bir davranış ile karşılaştılar. Parti içersinde dönen entrikayı fark eden Mitterlehner, Kurz’un hazırlık dönemi tamamlanmadan parti genel başkanlığından istifa etmesi ile hazırlıksız yakalandı.

Basın önünde genel başkan arayışına giren ÖVP, aslında kararını çoktan vermişti. Ancak daha çok toy olduğu için Sebastian Kurz’un hazır olup olmadığı konusunda kararsızdı. Partinin kendisi ile alakalı tedirginliğini fark eden Kurz, acil olarak yeni ÖVP adı altında oluşturduğu kadrosu ile basın önüne çıkarken ÖVP partisinin demirbaşlarına da adeta ters köşe yapmıştı.

Çaresiz kendi yetiştirdikleri Sebastian Kurz’a sahip çıkan ÖVP, yeni genel başkan olarak Sebastian Kurz’u kamuoyuna açıkladı. Kurulan yeni kadro ile seçimlere hazırlanan Sebastian Kurz, etinden ve sütünden faydalanabileceği bir çok kişiyi bu yeni oluşumun içerisine ekledi.

Daha önce başka partilerde görev almış Efgani Dönmez’in Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan aleyhine yapmış olduğu çıkışlar yeni ÖVP partisinin uygulayacağı ırkçı siyaset anlayışı için adeta biçilmiş kaftandı; akabinde seçime giden Avusturya’da sandıktan çıkan sonuç ne Sebastian Kurz’u ne de ÖVP partisini tatmin etmemişti. Hedef ülkeyi tek başına yönetmek iken, halk henüz o güveni kendisine vermemişti.

Çaresiz en güçlü rakibi olan FPÖ ile koalisyon hükümeti kurma kararı alan Kurz, kaleyi içerden feth edecekti. Düşmanın dışarıda durup kendisini yaralaması yerine yanına alarak bir nebzede olsa kontrol altında tutulması en mantıklı olanıydı zira.

Akabinde kurulan ÖVP-FPÖ hükümeti ülkenin başına gelebilecek en kötü şeydi belki de. Ancak bir hedefi vardı Kurz’un ve bu yolda her şey mubahtı. Aşırı ırkçı bir partinin koalisyon hükümetinde bulunmasından rahatsız olan bir çok AB ülkesinin yanı sıra, İsrail ülkesi de bu memnuniyetsizliğini dile getirecekti. Öyleki, Israil hiç bir FPÖ’lü Avusturya bakanı ile ülke düzeyinde görüşmeyeceklerini açıklamıştı.

Sebastian Kurz’un ardı arkası kesilmeyen Israil ziyaretleri de o dönemde başlamıştı. Kim bilir, belkide Kurz o dönemlerde stratejisini Israil hükümeti ile paylaşmış ve bu şekilde Netanyahu’nun gazını almıştı.

Sebastian Kurz’un ara ara FPÖ’lü siyasetçilerin ırkçı çıkışlarını görmezden gelmesi ve “bir defaya mahsus” açıklamalarını özür olarak kabul etmesinin bir nedeni vardı elbet. Kurz, seçmene FPÖ zihniyetini gösterme ve aşırı sağ siyasetin ülkenin itibarına ne denli zarar verdiğini gösterme derdindeydi. Buna mukabil vatansever Avusturyalı FPÖ seçmenine kendilerininde milliyetçi bir siyaset uygulayacaklarını ülkedeki azınlık milletlere uyguladığı baskı ile gösterme çabasındaydı.

Süreç aynen Sebastian Kurz’un istediği şekilde ilerliyordu ve artık son hamlenin yapılması kalmıştı. Hükümette olmanın zevkini süren FPÖ, koalisyon ortağı ÖVP’nin planlarından habersiz bir şekilde gündelik siyaset anlayışı ile yoluna devam ediyor ve bir sonraki seçimler için hazırlıklarını sürdürüyordu. Bu yolda her şey mübahtı onlar için. Buna ülkenin çıkar ve menfaatlerini Rus milyarderlere satmakta dahildi. Kimler tarafından hazırlandığı “muamma” olan Ibiza skandalı Kurz’a beklediği fırsatı vermişti. “Artık yeter” diye sözlerine başlayan Sebastian Kurz, koalisyon hükümetinin daha fazla yürüyemeyeceğini söyleyerek erken seçim kararı aldığını kamuoyu ile paylaştı.

Plan tutmuştu. Yüzde %30’larda olan ÖVP oyuna eklenecek itibarsızlaştırılmış FPÖ ve genel başkanının oylarınıda eklenmesi ile Sebastian Kurz tek başına iktidarlık hayaline bir adım daha yaklaşmıştı. Kurz’un hesaba katmadığı tek şey ise kendisi ve bakanları adına açılan güven oyu yoklamasıydı belkide.

Zira, içerde olan bakanları ile erken genel seçime hazırlanmak ve ülkenin tüm mercilerini kullanmak işini kolaylaştıracaktı.
Olan oldu ve boşalan Başbakanlık ve bakanlıklara Cumhurbaşkanı Van der Bellen tarafından geçici olarak yeni yüzler atandı.

Yeni bir seçim sürecine giren Avusturya’da yeni yeni ortaya çıkan bazı gerçekler kamuoyunda Kurz’u zor durumda bıraktı.
Güvenoyu yoklaması öncesi ÖVP’li bir yetkilinin Başbakanlık’ta bulunan beş dosyayı başka bir isimle imha etmesi muhalefet partileri tarafından eleştiri ile karşılandı.

Öyleki, FPÖ partisi İbiza skandalı ile alakalı bilgi ve belgelerin imhasının söz konusu olabileceğini belirtmesi ile ortam iyice gerildi. Akabinde hafta sonunda Sebastian Kurz’un uyuşturucu sorunu olduğu haberinin yayılması ile Avusturya siyasetinin dibe vurduğu apaçık ortaya çıkmış oldu. Oluşan siyasi kargaşaya son olarak kendi özel hesabından bir açıklama ile yanıt veren Sebastian Kurz, SPÖ’nün demecine göre mağduru oynamaya başladı.

Tedirginlik ile izlediğimiz Avusturya siyasetinin bir an önce bir standarda kavuşması umudu ile...

Sevgi ve saygılarımla...

Gürkan Altmışdört