muammer.kelesoglu @ yahoo.com

Değerli dostlar. Yazılarımı takip eden okuyucu arkadaşlar bilirler; bundan önceki yazılarımda İsrail devletinin 1948 yılında neden ve kimler tarafından Filistin topraklarında kurulduğunu yazmıştım. Başta proje sahibi İngiltere, Amerika, Almanya ve Fransa ; Arap yarımadası, Kızıldeniz- Süveyş kanalı ve doğu Akdeniz'in kendileri için ne kadar önemli stratejik ve coğrafi bir bölge olduğunu, zengin petrol ve doğalgaz yataklarının ileriki yıllarda ne kadar önemli olacağını biliyorlardı. Zaten onun için Arap yarımadasındaki Arap kabilelerini yıllar önce Osmanlı'ya karşı ayaklandırmışlar ve ondan sonra da onları çok büyük bir tuzağın içerisine düşürmüşlerdi. Şimdi onlar hani derler ya, ''Elini vermiş, kolunu kurtaramıyor'' gibi bir durumdalar.!! Zaten seslerini çıkartsalar başlarına gelecekleri biliyorlar. Geçenlerde Netenyahu savaşın başladığı ilk günlerde televizyon ekranlarında Arap devlet başkanlarına hitaben ne demişti ''Sakın sesinizi çıkartmayın''.diyerek onlara korku ve göz dağı vermişti..!


Başta Arap yarımadasındaki petrol ve doğalgaz zengini ülkelerin hepsi; ya bu emperyalist ülkelere boyun eğecek, yada Irak, Suriye, Libya gibi darmadağın edilecek veya İran gibi yıllarca sürecek bir siyasi ve ekonomik ambargoyla başbaşa kalacaklarını biliyorlar. Zaten başka seçenekleri de yok gibi.! Geçen senelerde İran'a gitmiştim. Ülke ABD ve Batının çeşitli ambargoları nedeniyle bitmiş ve halk perişan bir haldeydi. İran bu emperyalist ülkelere boyun eğmediği ve ülkesindeki petrolü ve doğalgazı bu ülkelere teslim etmediği için ambargolar halen devam etmektedir. Dünyamızda çok gizli ve sinsi bir sömürge savaşı yapılmaktadır. Aslında Doğu Bloku ve Batı Bloku da devam etmektedir. Sadece Berlin duvarları yıkılmış ama kafalardaki Berlin duvarları yıkılmamıştır. Başta Ukrayna ve Rusya savaşı olmak üzere dünyamızdaki bütün savaşların kaynağı hala bu blokların savaşıdır. Emperyalist ülkelerin esas hedefi Rusya ve Çin devletini parçalamak ve ele geçirmektir. Bana göre aslında Arap yarımadası ve Gazze'de şu anda adı konulmamış bir 3.dünya savaşı devam etmekte olup, bu iki blok ülkeleri ve bütün istihbarat örgütleri de bu savaşın içerisindedir.


Haritalara baktığımız zaman bizim de komşularımızla aramızın pek iyi olduğu söylenemez. İsrail-Gazze savaşının başta bizlere ve tüm dünyaya verdiği çok önemli bir ders bulunmaktadır. Konuyu biraz açacak olursak; Ülkemize de kurulduğu yıllardan bugüne kadar çeşitli tezgahlar ve tuzaklar kurulmuş, dost ve müttefik (!) olarak bilinen ülkeler tarafından kimi zaman ülkemize ambargolar konulmuş ve çeşitli terör olayları nedeniyle de onbinlerce şehit verilmiştir. İsrail iki aydan fazla bir süredir dünyanın gözünün içerisine baka baka Gazze'de binlerce masum ve suçsuz bebek, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşı ve hasta demeden öldürmekte, şehirleri, hastane, cami, kiise, okul, sığınma kampı demeden hedef alarak veya rast gele bombalamaktadır. İnsanları şu soğuk kış aylarında susuz, ekmeksiz, ilaçsız ve barınaksız bırakmakta, evlerinden ve kalacakları yerlerden etmekte ve sürgüne göndermektedir. .Gazze'de sokaklar parçalanmış insan cesetleri ile doludur. Dünyamız ise televizyon kanallarında canlı canlı bir katliam ve soykırım izlemektedir. Hani dünyadaki savaşları önlemek için kurulan Birleşmiş Milletler Cemiyeti (BM), hani yüzlerce Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri, Hani Demokrasi ve Düşünce Özgürlüğü nerede? Hani bütün bunları bize öğretenler, hani televizyon karşısında ballandıra ballandıra insan haklarını, düşünce özgürlüğünü anlatanlar nerede? Gazze'de öldürülen masum insanları görmüyorlar mı? Hepsi birden ortadan kayboldu.! Halbu ki; dünyamızın bir bölgesinde şu anda resmen bir Orman Kanunu hüküm sürmekte, hedef göstererek veya rastgele öldürülen masum insanlar topluca gömülmektedir.


Başta emperyalist ülkeler tarafından Rusya'ya karşı savaşa sürüklenen Ukrayna ve Ukrayna milletinin başına gelenler ile İsrail'in Gazze'de uyguladığı ve artık bütün dünya halklarının dediği gibi bir 'Gazze soykırımı' bizleri daha dikkatli olmaya ve bizleri uyandırmaya yetmelidir. Demek ki artık; 1) Birleşmiş Milletler ve diğer yüzlerce uluslarararası örgütler, sivil toplum kuruluşları vs.vs. dünyamızda meydana gelebilecek herhangi bir savaşı önleyemeyecektir..Çünkü BM'deki ''Veto'' yetkisine sahip 5 ülke (ABD-Rusya-Çin-Fransa-İngiltere) birbiriyle anlaşamamakta ve fırsat bulsalar ilk fırsatta birbirlerini bir kaşık suda boğabilecek durumdadır..2) Rusya- Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'nın Avrupa'ya doğalgaz ve petrol dağıtımına son vermesi nedeniyle son iki yıldır büyük bir enerji ve ekonomik kriz içerisne giren Avrupa ve diğer emperyalist devletler krizi atlatmak için Gazze ve Doğu Akdeniz gibi sömüreceği yeni petrol ve doğalgaz bölgelerini ele geçirmeyi hedeflemektedir.3) Bu ülkeler kendi çıkarları için demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü ve uluslararası hukuku raflara kaldırabilmekte ve masum insanların üzerine binlerce ton bombalar yağdırabilmektedir. Bu nedenlerle yukarıda da işaret ettiğim gibi kimin nerede ve ne zaman, ne yapacağı belli olmaz. ''Su uyur, Düşman uyumaz'' Etrafımız kan gölüne dönmüş iken güçlü olmak ve uyanık olmak zorundayız. 85 milyon birlik olmalıyız, Biliyoruz ki; Yangın ormanda ağaç ayırmaz. Görünen o ki; Bizim,bizden başka, yani Türk'ün, Türkt'en başka dostu yoktur.!


Gazze'de yaşanan savaşa, drama ve soykırıma son verilmelidir. Derhal ateşkes sağlanmalıdır.! Masum bebeklerin, çocukların ve insanların öldürülmesine son verilmelidir. Vicdanı ve merhameti olan bir insan bu savaşın devam etmesini isteyemez.! İsrail unutmasın ki Osmanlı 4 Ağustos 1492 yılında İspanya'daki yüz binlerce Sefarad Yahudisini ölümden ve katliamdan kurtarmış, gemilerle sürgüne gönderilen Yahudilere Osmanlı topraklarında merhamet ve misafirlik örneği göstererek kapılarını açmıştır.

Sevgi ve saygılarımla.

Muammer Keleşoğlu

(Not:1) -Su- aslında Ordu/Asker anlamındadır. Yani Ata sözümüz; 'Asker uyur ama düşman uyumaz'' anlamındadır.