volkan.meral @ havadis.at

İslam yasası, İŞİD, Irkçı saldırılar, seçimler derken Avusturya'da yaşayan Müslümanlar olarak neler olduğunu anlamaya çalışırken unuttuğumuz bir gerçek gözlerden kaçmakta. Bu gerçek Avusturya halkı'nın medya'nında etkisiyle Avusturya'da yaşayan Müslümanlara ön yargı ile bakmaları ve kafalarının karışmasına neden olmasıdır. Hergün beraber ortak yaşam alanlarında vakit geçirdiğimiz bu insanlarla aramızı bozmak ve bundan nemalanmak isteyen kişiler var.

Çalıştığımız yerlerde, alışverişte, bir cafe'de veya komşumuzla konuşurken son yaşanan ve güncel olan konularla alakalı sorulara maruz kalıyoruz. Senelerdir beraber çalıştığı ve özel sohbetler yaptığı veya gezmeye gittiği iş arkadaşı hakkında  "acaba bu arkadaşımda onlardanmı" diye düşünmesine yol açılması çok üzücü bir olaydır. İnsanları bu düşünceye yönelten güç neye hizmet ediyor, ne yapmak istiyor akıllarda soru işareti olarak kalmaktadır.

Biz Avusturya'da yaşayan Müslümanlar olarak üzerimize düşen görevi yapmakla yükümlüyüz. Komşularımızla, iş arkadaşlarımızla sohbet edelim. Kendimizi ifade edelim. Onlardan beklemeyelim çünkü herkez soru sorma cesaretini kendinde bulamayabilir ama biz sorarsak veya konuyu açarsak bizimle sohbet edip bizim hakkımızda medyadan aldığı bilgi ile değil bizim ağzımızdan çıkanlarla bizi tanımalarını, düşüncelerimizin ne olduğunu anlatmış oluruz. Düşüncelerine işletilmiş o ön yargıyı kırmalarına yardımcı olmuş oluruz.

  Dünya'da yaşanan ve oynanılan oyunlar bellidir. Biz bu oyunlara gelmeden mutlu ve barış içinde yaşamak için çabalamalıyız. Bu günleride atlatacağız Allahın izniyle. Avusturya'da yerli halkla nasıl uyum içinde ve dosthane bir yaşam sürülür bunu göstermeli ve Avrupa'ya örnek olacak bir davranış ortaya koymalıyız.

Peki farklı düşünceden insanlar nasıl olurda bir arada yaşayabilrler. Bakın bir örnekle  açıklayayım isterseniz.

Dünyanın bütün renkleri bir araya toplanmış. Kendi aralarında hangi rengin en önemli ve üstün olduğunu tartışmaya başlamışlar.

Yeşil demişki;
En önemli renk olan benim. Ben hayatın ve umudun rengiyim. Çimenler, ağaçlar, yapraklar için seçilmişim. Etrafınıza şöyle bir bakın. Her taraf benim rengimle kaplı.

Mavi atılmış;
Sen sadece yeryüzünün rengisin. Ya ben. Ben hem gökyüzünün hemde denizin rengiyim. Gökyüzünün mavisi insanlara huzur verir ve huzur olmadan siz hiçbir işe yaramazsınız.

Sarı söz almış;
Siz dalgamı geçiyorsunuz ? Ben bu dünyaya sıcaklık veren rengim. Güneşin rengiyim. Ben olmazsam soğuktan donarsınız hepiniz.

Turuncu onun sözünü kesmiş;
Ya ben? Ben sağlık ve direncin rengiyim. İnsan yaşamı için gerekli vitaminler hep benim rengimde bulunur. Portakalı, havucu düşünün. Ben pek ortalarda görünen bir renk olmayabilirim, ama güneş doğarken ve batarken gökyüzüne o rengi verende benim sakın unutmayın.

Kırmızı daha fazla dayanamamış;
Ben hepinizden üstünüm. Ben kan rengiyim. Kan olmadan hayat olurmu? Ben tehlike ve cesaretin rengiyim. Savaşın ve ateşin rengiyim. Aşkın ve tutkunun rengiyim. Bu dünya ben olmadan bomboş olurdu.

Mor ayağa kalkmış;
Hepinizden üstün benim. Ben asalet ve gücün rengiyim. Bütün krallar ve liderler beni seçmişlerdir. Ben otorite ve bilgeliğin rengiyim. İnsanlar beni sorgulamazlar. Beni dinlerler ve bana itaat ederler.

Bütün renkler kendisini överken kavgaya tutuşmuşlar. Birbirlerini itip kakıyor ve " en büyük benim " diyorlarmış. Onlar kavga ederlerken, bir anda gök gürültüsü başlamış, şimşekler çakmış ve yağmur damlacıkları gökten yeryüzüne inmeye başlamış. Bütün renkler neye uğradığını şaşırmışlar, korku ile birbirlerine sarılmışlar.

Birden yağmurun sesi duyulmuş;
Sizi aptal renkler. Bu kavganın anlamı ne? Bu üstünlük çabanız neden? Siz bilmiyor musunuzki her biriniz kendinize özelsiniz. Şimdi el ele tutuşun ve bana gelin.

Bunun üzerine renkler utanmışlar ve el ele tutuşup birlikte gökyüzüne havalanmışlar. Bir yay şeklinde dizilmişler.

Yağmur onlara demişki;
Bundan böyle her yağmur yağdığında birleşip gökyüzünde yeryüzüne ulaşacaksınız. İnsanlar sizi gördükçe huzur duyacaklar, güç bulacaklar, insanlara yarın için umut kaynağı olacaksınız. Gökyüzünü bir kuşak gibi saracaksınız ve size " gökkuşağı " diyecekler.

Hangi dilden, dinden, ırktan olursak olalım. Gökkuşağı'nın yağmur yağdığında oluşması gibi bizde ortalığı karıştırmak isteyenler türedikçe, beraber aynı toplumda yaşayan insanların arasına fitne sokmak istedikçe gökkuşağını oluşturabilirsek beraber mutlu bir şekilde yaşayabiliriz.


Selam ve dua ile
 

Volkan MERAL