Avusturya'ya işçi göçünün 60. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu vesileyle, bu göçün sadece iki ülke arasındaki ekonomik bir etkileşimden çok daha fazlası olduğunu hatırlamak önemlidir.
Bu göç, ailelerin, kültürlerin ve dillerin buluşmasıydı. Bu buluşmanın oluşturduğu en önemli konu Almanca dilinin öğrenilmesiydi.
60 yıl önce, Türk toplumu yeni yaşayacakları ülkelerine geldiklerinde, dilleri bilmemenin zorluklarıyla yüzleştiler. Temel ihtiyaçlarını karşılamak bile zordu. Fakat bu zorluklar pes etmelerine neden olmadı. Aksine, yeni bir dil öğrenmek için azimle çalıştılar. Aileler evde Almanca kelimeler ezberlediler. Çocuklar ise okullarında Almanca öğrenmenin yanı sıra, aile ve Avusturya toplumu arasında iletişimde de kritik bir rol oynayarak tercüman görevi üstlendiler.
Çocuklar iki toplum arasında bir köprü görevi gördüler.
Bu küçük tercümanlar, sadece kelimeleri çevirmekle kalmadılar. Aynı zamanda aileleri ve toplum arasında bir köprü görevi gördüler. Doktora gitmek, markete alışveriş yapmak veya veli toplantılarına katılmak gibi durumlarda ailelerinin yanında yer aldılar. Bu sayede hem Almancayı akıcı bir şekilde öğrendiler hem de ailelerinin yeni topluma uyum sağlamasına katkıda bulundular.
Bugün, o küçük tercümanlar büyüdü ve Avusturya'nın birçok farklı alanında yer alıyorlar. Doktor, avukat, mühendis, öğretmen... Farklı mesleklerde çalışsalar da, hepsi göçmen ailelerin ilk neslinin fedakarlığını ve azmini taşıyor. Çocuk tercümanlar, sadece kendileri için değil, gelecek nesiller için de dilin ve kültürün aktarımında ve iki toplum arasında bir köprü olma konusunda önemli bir rol oynadılar.
Bu göç hikayesi, bize farklılıklara rağmen uyum sağlamanın ve bir arada yaşayabilmenin zorluklar yaşansada mümkün olduğunu gösteriyor.
Sizler de tercümanlık yaptınız mı? Yaptıysanız anılarınızı yorumlara yazabilirsiniz.
Avusturya'da altmışıncı yıl kutlu olsun!
Selam ve dua ile
Volkan Meral