muammer.kelesoglu @ yahoo.com

Değerli dostlar. 1299 yılında kurulan Osmanlı İmparatorluğunun yükselişi 1683 tarihindeki 2. Viyana Kuşatmasında Avusturya'ya karşı yapılan savaşta yenilgi ile son bulmuş ve bu tarihten sonra Osmanlı devleti duraklama dönemine girmiş, hatta yavaş yavaş hakim olduğu topraklarda çıkan ayaklanma ve isyanlarla birlikte topraklar kaybetmiş, önce gerileme dönemine ve sonra da 1. dünya savaşını kaybetmesi ile birlikte (1914-1922) çöküş dönemine girmiş ve Osmanlı İmparatorluğu sona ermiştir.

Tabi ki Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya savaşına Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile birlikte girdiğinden dolayı sadece Osmanlı İmparatorluğu değil, bu devletler de çökmüş ve tarihe karışmıştır. 1. Dünya savaşından önceki yıllarda ve Fransız ihtilalinden (1789) sonra Avrupa'da bir yandan milliyetçilik akımları başlamış, bir yandan ise Avrupa'da ortaya çıkan sanayi devrimi sonrası uzak ülkelere yayılmacılık ve sömürgecilik anlayışı hız kazanmış, bu nedenle Avrupa devletleri silahlanma yarışına girmiş, daha güçlü olma, daha çok sömürge ve daha çok kazanma yarışı başlamıştır. Bunun sonucunda ise Avrupa devletleri arasındaki güç dengeleri bozulmuş ve sonunda özellikle bu nedenlerden dolayı 1.dünya savaşı patlak vermiştir.
İleriki yıllarda Osmanlı gerileme dönemine girdiğinden dolayı güç kaybetmeye başlamış, Balkanlarda ve Kuzey Afrika'da toprak kaybettiği sıralarda ise başta İngiltere ve Fransa, Arap Yarımadasında çıkan petrol ve petrolün sanayide kullanılması nedeniyle Arap ülkelerini Osmanlı'ya karşı kışkırtmış, isyan ettirmiş ve Araplara Halep ile Yemen arasında bir devlet kurma sözü vermiştir. (O yıllardaki İngiliz ordu subayı Arabistanlı Thomas Edward Lawrence 'yi hatırlayalım) Özellikle 1916-1918 tarihleri arasında çıkan Arap ayaklanması sırasında Osmanlı askerleri ile; Hicaz emirliği, İngiltere ve Fransa askerleri arasında geçen savaşı Osmanlı ordusu kaybetmiş, binlerce şehit verilmiş, bunun sonucunda ise Osmanlı Hicaz ve Yemen'deki topraklarını kaybetmiştir. (Yemen Türküsünü hatırlayalım).

Tabi ki yıllar geçti ve Osmanlı'dan sonra bu Arap yarımadasında kavgalar, isyanlar, savaşlar, krallar, diktatörler, devletler, örgütler ve daha niceleri geldi ve geçti. Ama Arap yarımadasına huzur hiç gelmedi. Başta İngiltere, Fransa, Amerika ve diğer emperyalist devletlerin kurduğu senoryalarla Araplar birbirini yedi durdu. 1948 yılında İsrail'in de Filistin topraklarına yerleştirilmesi sonucunda olaylar son yıllarda artık katliamlar ve soykırımlara dönüştü. Çünkü; Amerika düğmeye bastı ve daha çok petrol ve İsrail'e daha fazla toprak gerekiyordu.! Çünkü; sırada İran, Rusya ve Çin'in parçalanma planları devam ediyordu.!

Amerika, İngiltere ve Nato'nun planlarıyla Rusya-Ukrayna savaşı çıkartılarak Rusya meşgul edildi, suni bir problem çıkartılarak Çin'de Tayvan problemi ile meşgul edildi ve onların Gazze'deki savaşa bulaşmaları önlendi. Ortadoğu+Arap yarımadasında başta Amerika, İngiltere ve diğer emperyalist devletlerin desteği ile İsral'in Gazze, Lübnan ve Suriye'de yaptığı katliam ve soykırımlara göz yumuldu. Birleşmiş Milletler (BM) gibi bütün uluslararası örgütlerin eli-kolu bağlandı. Rusya'nın Avrupa ülkelerine petrol ve doğalgaz dağıtımına son vermesi nedeniyle artan enerji krizine çözüm bulmak için Arap yarımadası emperyalist devletler tarafından kuşatıldı. Anlaşılan daha çok haritalar çizilecek, daha çok toplu göçler olacak ve işin acısı daha çok bebek, çocuk, erkek, kadın, hasta ve engelli insanlar ölecek, hastaneler, okullar ve ibadethaneler bombalanacak. Geçenlerde televizyonda Suriye'li bir bayan konuşuyordu. ''Biz ortalama 6 çocuk dünyaya getirmek zorundayız. Bunların 2 tanesini de savaşlarda kaybetmeyi göze alırız'' diyordu. Ne kadar acı değil mi? Arap yarımadasında savaşların bitmeyeceğini onlar da çok iyi biliyorlar. !

Osmanlı zamanında bu coğrafyada Türkler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Süryaniler, Çerkezler, Ermeniler, Arnavutlar ve Rumlar gibi etnik grupların yanısıra, Sünniler, Şiiler, Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve Yezidiler gibi dini gruplar da kendi halinde yaşamaktaydı. Dikkat ederseniz Petrol kuyusunun anahtarını Amerika, İngiliz, Fransız ve diğer emperyalist ülkelere veren Arap devletlerinden hiç ses çıkmıyor ve hatta onlara hiç karışan da yok. Çünkü; onların Amerika ve İngiltere ile göbek bağları var. Çoğunun ya anneleri İngiliz yada eşleri. Güvenliklerini de Amerika' ya bırakmışlardır. Amerika da onlara gereksiz olduğu halde milyar dolarlık silah ve uçak satar. Bakın; İsrail Gazze, Lübnan, Suriye ve Irak'da istediği yerleri bombaladı, katliamlar ve soykırımlar yaptı ama Arap ülkelerinden ''Tık'' yok.!. Olmaz çünkü onlara öyle bir talimat verilmiştir. Çünkü; onların ipi, oltadaki balık gibi Amerika ve İngiltere'nin elindedir.! Hepsinin Amerika ve Avrupa'da villaları var.!
Önümüzdeki günlerde belki de Arap yarımadasında daha önce olduğu gibi yine cetvelle haritalar çizilecek, kaybeden ve işi biten örgütlerin yerine, başka bir isimle yenileri kurulacak, yalan masallarla topraklar vaad edilecek, devletlerin başına yeni liderler gelecek ama bu savaşlar -bir yenisi başlayana kadar- hiç bitmeyecek. Çünkü Arap yarımadasındaki ülkeler ve yöneticileri aynı -oltadaki balık- gibi; Onlar uyanana ve birlik olana kadar bu coğrafyada - her yüzyılda bir- haritaları cetvelle yeniden çizecek. Arap yarımadasında emperyalistler ve işbirlikçileri ne derse o olacaktır.! Siz hiç bunca olaylardan sonra Amerika'nın Arap yarımadasına huzur getireceğine ve savaşların biteceğine inanıyormusunuz? Nereye getirmiş ki? Sevgi ve saygılarımla.

Viyana. 16.12.2024. mk.