muammer.kelesoglu @ yahoo.com

Değerli dostlar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana son 70 yıldır emperyalist ülkeler tarafından terörle uğraştırılmaktadır. 1960-1980 yılları arasında tam 20 yıl suni olarak bir sağ-sol kavgası yaratılarak gencecik fidanlar birbirine kırdırılmış ve Türkiye binlerce üniversite öğrencisini, üniversite profösörlerini, askerini, polisini, memurunu, işçisini ve sivil vatandaşını kaybetmiştir. En sonunda -olgunlaşması beklenen- (!) darbe zamanı (1980) geldiğinde, ''herkesin artık ne olacaksa olsun dediği günlerde'', olaylar yukardan gelen bir emir ve askeri darbe ile sona ermiştir. Daha sonra Türkiye'yi karıştırmak, oyalamak ve zayıflatmak isteyen emperyalist devletler yine suni bir Ermeni olayı yaratarak Türkiye'yi terörle başbaşa bırakmışlar, Türkiye'yi oyalamışlar ve onlarca diplomatımız şehit edilmiştir.

Arkasından 1984 yılında yine emperyalist ülkeler tarafından planlanan (Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa vb) ve kurulan bir terör örgütü tarafından Kürt sorunu planlanmış, 40 yılda, 40 binden fazla şehit verilmiş, sivil insanlar can vermiş Türkiye yine hem ülke içerisinde hem de bölgesindeki gelişmelere karşı oyalanmış, ne zaman ki Irak, Suriye ve Arap yarımadasındaki ülkeler emperyalist ülkelerin eline geçmesiyle birlikte terör örgütünün feshedilmesine, silah bırakmasına ve işinin bittiğine karar verilmiştir. Türkiye ayrıca bir de bu olaylar arasında son olarak dini bir cemaat tarafından darbe planı ile başbaşa bırakılmış ve yönetimi ele geçirilmek istenmiştir.

Yani Türkiye başta Amerika ve diğer emperyalist ülkeler tarafından tam 70 yıldır 1) Sağ-sol kavgası, 2) Ermeni terörü, 3) PKK terörü, 4) Feto terörü ile boğuşturulmuş, onbinlerce vatandaşını kaybetmiş, trilyonlarca parasını terör nedeniyle savunmaya harcamış, okullar, hastaneler, fabrikalar, yollar, köprüler ve evler yapacağına, yıllarını suni olarak yaratılan terör olaylarıyla geçirmek zorunda kalmıştır. Bugün yine hepimiz buradayız, aynı ülkedeyiz ve yine birbirimizle baş başa kaldık.! Peki, ne zaman ve nasıl uyanacağız, emperyalistlerin oyununa nasıl gelmeyeceğiz, ne zaman.? Başımızdan daha kaç olay geçmesi lazım.? Bizi birbirimize kırdıranların farkına nasıl ve ne zaman varacağız.? Bin yıldan fazla bir zamandır bu topraklarda yaşayan insanlar olarak Türk'ü, Kürd'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevisi ve Sünnisi olarak ne zaman birbirimizi sarıp, kucaklayacağız.? Bizi kimler birbirimize düşürüyor.?

Daha ne kadar şehitler vereceğiz.? Yazık değil mi gencecik evlatlarımızı kaybediyoruz, gencecik kadınlarımız dul, çocuklarımız yetim ve öksüz kalıyor. Daha ne kadar anne ve babaların yürekleri yanacak, gözyaşları akacak, evlatlarını kara toprağa bırakacak? Yazık değil mi ömrümüz terör olaylarıyla, cenaze törenleriyle, fakirlikle, yoksullukla ve emperyalist ülkelerin bizi birbirimize kırdırmasıyla ve sömürmesiyle geçiyor. Onlar ülkelerinde en güzel imkanlarla yaşarken bizlerin, çocuklarımızın ve torunlarımızın hayatı yoksullukla ve birbiriyle boğuşmakla geçiyor.! O dağlarda hep birlikte halaylar çekeceğimize, çiçekler toplayacağımıza, bayramlar kutlayacağımıza birbirimizi yok etmeye çalışıyoruz.! Bunu bize yaptıranlar ise varlıklarına varlık katıyor, başka ülkeleri bölüyorlar, ele geçiriyorlar, sömürüyor ve çektiğimiz acılar bize kalıyor.! Bakın son Filistin ve Gazze olayı da bunları anlatacak başka bir örnektir.

Artık Türkiye üzerine kimlerin planlar kurduğunu, terör örgütlerini kimlerin kurduğunu ve yönettiğini, kimlerin para ve silah verdiğini, Avrupa dağlarında silahlı eğitim verdiklerini, buradan örgütlere malzeme ve eleman gönderdiklerini anlamayan ve bilmeyen kalmamıştır. Bilin ki; Bütün bunları bize dost bildiğimiz, yüzümüze gülen ama bizi arkamızdan vuran dost ülkeler yaptı. Yani bizi hep dost bildiklerimiz vurmuştur.! Keza; hiç kimsenin çıkıp da ''Bizim örgütü şu devletler kurdu, bize para ve silah verdi, bizi destekledi, sonra da işimiz bitince (Irak, Suriye, Filistin ve Gazze gidince) dükkanı kapattık'' demesini beklemiyorum. Madem ki her şey bir kişinin iki dudak arasındaydı neden bu günler beklendi. Demek ki Amerika'nın Apo'yu Ecevit'e ''asılmamak'' şartıyla teslim etmesinin sebebi ve şifresi de buydu.! Her şey apaçık ortada.! Ama önemli olan artık Türkiye'de yaşayan 85 milyonun yukarıdaki olayları anlaması, tekrarından kaçınması, tahriklere gelmemesi ve birlik olmasıdır.

Birbirimizi anlayışla karşılamazsak, olduğumuz gibi kabul etmezsek, toplum olarak birbirimizi dil, din, ırk, mezhep, ayırımı yapmadan kabul etmezsek, bizi daha çok defa birbirimize kırdırırlar, daha çok acılar çekeriz, şehitler veririz ve gözyaşları dökeriz.Hiç kimse dünyaya ısmarlama gelmemektedir. Her olayın üzerine, her duyduğumuz şeylere inanarak, yangına körükle gider gibi gitmemeliyiz. Bu olaylar hepimize ders olmalıdır. Türkiye'de yaşayan doğusundan-batısına, kuzeyinden-güneyine 85 milyon insan bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Anadolu'da yaşayan insanlar uzaydan gelmedi, Bin yıldır bu memlekette hep birlikte yaşıyoruz. Dün vardı, bugün de varlar ve hep olacaklar.

Bugün Türkiye'de Türkler ve Kürtler, Sunniler ve Aleviler birbirlerine kız alıp vermiş, etle-tırnak gibidir. Bu nedenlerle sen-ben ayırımı yapmadan bırakın birbirimizle uğraşmayı, aklımızı başımıza alalım, bizi birbirimize kırdırmak isteyen devletler var.! Bunun farkına varın yeter.! Bize yıllarca demokrasi ve insan hakları dersi verenlerin Gazze, Ukrayna ve Afrika'da yaptıklarına bir bakın yeter.! Son söz: Amerika'nın ipi ile kuyuya inilmez, ipin ucunu bırakır düşersiniz. Aynı Ukrayna devlet başkanı V. Zelenski gibi.! Bu arada; bu vatan uğruna canlarını veren, bu güzel vatanı bizlere emanet eden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de uzun ömürler diliyorum.

Sevgi ve saygılarımla.

Viyana. 01.03.2025. mk.