Değerli dostlar. Arap yarımadasında petrol bulunduğu sıralarda petrol henüz şimdiki kadar dikkat çekmiyordu. Fakat dünyada sanayileşme arttıkça petrolün fabrikalarda, motorlu araçlarda ve otomobillerde, ısınma nedeniyle ev ve iş yerlerinde kullanımı arttıkça başta Amerika, İngiltere ve Fransa olmak üzere diğer emperyalist ülkelerin de iştahını kabartıyordu. Çünkü; petrol demek para demekti.! Petrol demek sanayileşme ve kalkınma demekti.! Bu nedenlerle emperyalist ülkeler 2. dünya savaşından sonra ortada kalan yada çeşitli ülkelerden sürülen Yahudileri 1948 yılında şimdiki Filistin topraklarına yerleştirerek bir taşla bir kuş değil, bir kuş sürüsü vurmayı hedefliyorlardı.
Çünkü; İsrail, 1948 yılında emperyalistler tarafından Filistin topraklarında kurulduğu sıralarda hem Yahudilere bir yer bulunmuş olacak ve hem de İsrail Batı'nın karakolu olacaktı. Onlar ise böylece Arap Yarımadasındaki petrolün sahibi olacaklar, Akdeniz'deki doğalgaz'ı, Süveyş Kanalı'nı kontrol edecekler ve hem de yıllardır Suriye üzerinden Akdeniz'e yerleşmeye çalışan S.S.C.Birliğini (Rusya) kontrol altında tutmuş olacaklardı. Bu nedenlerle, başına gelecekleri çok geç anlayan, bir türlü birlik olamayan Araplar ve Filistinliler ise bu bölgede emperyalistleri istemiyor, karşı geliyor ve mücadele ediyorlardı.
Bu arada petrolün keşfi ve gelecekteki öneminin anlaşılması ile birlikte sanayileşme 18. yüzyılda İngilterede başlayıp Avrupa ve Amerika'da yayılıyordu. Ama bir yandan maddi sıkıntı, bir yandan yetişmiş eleman olmaması ve bir yandan da teknolojide geri kalmışlık Osmanlı'da sanayileşmeyi geciktirmiş ve Osmanlı bu nedenle petrolün önemini kavrayamamıştı. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Osmanlı toprağına katılan Suriye ve Mısır, daha sonra ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise Irak, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika Osmanlı topraklarına katılmıştı. Ama 400 yıl Osmanlı yönetimi altında kalan ve bu yıllarda huzur içerisinde yaşayan Araplar ise bu bölgelerdeki büyük petrol yatakları nedeniyle başta İngiltere ve diğer emperyalist devletler tarafından Osmanlı'ya karşı kışkırtılmaya başlanmıştı.
Osmanlı artık son yıllarında Arap yarımadasındaki ayaklanmalar nedeniyle buradaki topraklarını bir bir kaybediyor, İngilizlerin kışkırtmasıyla Araplar bir bir ayaklanıyor ve Osmanlıdan ayrılıyordu. Petrol nedeniyle Arap yarımadasındaki savaşlar bugünlere kadar geldi. Bu bölgedeki savaşlar bir türlü bitmiyor, haritalar emperyalistler tarafından sık sık değiştiriliyor ve yıllar geçtikçe onbinlerce insan can veriyordu. İşin ilginç tarafı ise Araplar her defasında ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' diyerek kendi aralarında bile anlaşamıyor ve mazlumun yanında yer almıyorlardı.
Şimdi geldik bugünlere.! 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana devam eden İsrail- Filistin (Gazze) savaşı nedeniyle bugüne kadar 50.000'den fazla insan can verdi. Yüzbinlercesi yaralı ve binaların altında kayıp. Bu katliam ve bu soykırım; içerisinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, yani dünya üzerindeki 208 devletin gözleri önünde yaşanıyor. Onbinlerce bebek, çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç, hamile, hasta, engelli insan Amerikanın verdiği ve İsrail'in attığı bombaların altında acımasızca öldürüldü. İnsanlar evsiz, aç, susuz, yemeksiz, ilaçsız, gece ve gündüz, bir ordan, bir oraya sürgün ediliyor, yollarda ölüyorlar, mezarları bile yok.! Dünyamız ve insanlık hiç bir zaman bu kadar sahipsiz ve güçsüz kalmamıştı. Bir petrol ve bir toprak parçası uğruna koskoca bir ''İnsanlık'' ölüyor, tamiri imkansız acılar ve yaralar açılıyor. Başta emperyalist Amerika, İngiltere, Fransa ve bazı AB ülkeleri bu katliam ve soykırımı desteliyor ve ortak oluyor. Bazıları ise sessiz kalıyor ve üç maymunu oynuyorlar. Ama tarih bunları yapanları asla affetmeyecek. Bu katliamı ve soykırımı unutturmaya çalışsalar bile hiç kimse unutmayacak. Çünkü bunlar tarih kitaplarına bugünden girdi bile.!
Son günlerde televizyon kanallarında oradan-oraya sürülen Gazze halkının tekrar ellerinde yatak, yorgan ve malzemeleri ile birlikte yürüyerek Gazze'ye, kendi vatanlarına döndüklerini görüyoruz. Aylardır bombaların altında tarihi bir tehciri ve tarihi bir sürgün olayını canlı canlı izliyoruz. Diğer yandan ise Amerika başkanı Gazze'ye el koyduğunu, Gazze'yi devir aldıklarını, Gazze'yi tatil cenneti yapacaklarını, gökdelenler dikeceklerini, Gazzelileri Mısır, Ürdün veya başka ülkelere süreceklerini ve yerleştireceklerini söylüyor. İnsanları kendi vatanından başka yerlere süreceklerini söylüyor. O aslında Amerika'nın Gazze'ye yerleşeceğini, Arap Yarımadasına çökeceklerini, oraya askeri üs kuracaklarını, bütün Arap petrolünü kontrol altında tutacaklarını, Süveyş kanalının kontrolünü ele alacaklarını, savaş nedeniyle yaptığı bütün harcamaların bedelini de buradan çıkartacağını ve ayrıca hiç kimseye hesap vermeyeceğini bağıra, bağıra söylüyor. Yani artık dünyada orman kanunu işliyor. Güçlünün güçsüzü ezdiği bir döneme girdik.
Televizyonlar hergün Gazze'lilerin oradan-oraya sürüldüğünü göstermeye devam ediyor. Al sana tehcirin, sürgünün, katliamın ve soykırımın en canlısı, en kanlısı ve en büyüğünü.! Yüz yıllardır Asya ve Afrika'da ajanlarınız, misyonerleriniz, yerli işbirlikçileriniz ve kurduğunuz örgütlerle milletleri birbirine kırdırıp katliamlar, soykırımlar ve sürgünler (Tehcir) yaptınız, ülkeleri sömürdünüz. Yıllardır sömürmek istediğiniz ülkelere iftiralar attınız. Tehcir, tehcir deyip durdunuz, anıtlar diktiniz, örgütler kurdunuz, diplomatlarımızı şehit ettiniz. ülkeleri ve yüzyıllardır birlikte yaşayan insanları birbirine düşman ettiniz.
Bugün tehcirin de, soykırımın da en kralını siz yaptınız ve yapmaya devam ediyorsunuz! Hem de bütün dünyanın gözleri önünde. Ama unutmayın ki ölen bebeklerin kanları artık ellerinizde. Ve hiçbir işe yaramayan Birleşmiş Milletler, bilmem ne kadar insan hakları örgütleri.! sizlere de bir çift sözüm var. Meğersem hepiniz kağıttan arslanmışsınız. Biz de sizleri bir şey sanmıştık. Haydi bakalım bu tehcir nedeniyle İsrail'i mi yoksa ABD'yi mi kınayacaksınız, ambargo mu koyacaksınız, yoksa ülkelerinizde soykırım anıtı mı dikeceksiniz, dikin de göreyim sizleri? Sahi yakında Netenyahu'yu Nobel Barış ödülüne aday gösterirseniz ona bile hiç şaşırmayız.!
Saygılarımla. Viyana. 14.02.2025.mk.