Son dönemde Avusturya’da çalışanlara yönelik söylemler sertleşti. Özellikle yarı zamanlı çalışma, hastalık izinleri ve çalışma ahlakı üzerine yapılan eleştiriler, siyasetçiler ve iş dünyası temsilcileri tarafından sıkça gündeme getiriliyor.
Özellikle Niederösterreich Eyalet Başkanı Johanna Mikl-Leitner’in, bakım sorumluluğu olmadan yarı zamanlı çalışanları “asosyal” olarak nitelendirmesi, büyük tepki çekti. Bunun yanı sıra, bazı iş dünyası temsilcileri, hastalık izninin ilk gününün yıllık izinden düşülmesini önerdi.
Çalışma Koşullarındaki Değişim ve Sertleşen Söylemler
Birkaç yıl öncesine kadar işverenler, çalışanları elde tutmak ve yeni çalışan çekmek için daha iyi çalışma koşulları sunmaya odaklanıyordu. Şirketler, esnek çalışma saatleri, daha iyi maaşlar ve sosyal yardımlar gibi olanaklar sunarak “Employer Branding” (İşveren Markası) stratejileri geliştiriyordu. Ancak ekonomik belirsizliklerin artması ve işgücü piyasasındaki değişimler, işverenlerin tutumlarını sertleştirdi.
Özellikle yarı zamanlı çalışmanın yaygınlaşması, işverenlerin ve bazı siyasetçilerin eleştirilerine neden oldu. 2013’ten 2023’e kadar yarı zamanlı çalışanların oranı %30 arttı ve şu anda Avusturya’daki çalışanların üçte biri yarı zamanlı çalışıyor. Bu oran, AB ortalamasına göre oldukça yüksek.
Bazı siyasetçiler ve iş dünyası temsilcileri, yarı zamanlı çalışanların daha az sosyal güvenlik primi ödeyip tam kapsamlı sağlık hizmetlerinden faydalanmasını adaletsiz buluyor. Ayrıca, Avusturya’nın yaşlanan nüfusu nedeniyle sosyal güvenlik sisteminin finansmanı konusunda endişeler dile getiriliyor.
Hastalık İzinlerine Yönelik Eleştiriler
Çalışanlara yönelik bir diğer eleştiri ise hastalık izinleri üzerine yoğunlaşıyor. Bazı iş dünyası temsilcileri, hastalık izninin ilk gününün yıllık izinden düşülmesi gerektiğini öne sürüyor.
Özellikle Almanya’da olduğu gibi, Avusturya’da da son yıllarda hastalık izinleri oranı arttı. Bunun gerçekten hastalıkların artmasından mı yoksa pandemi sonrası sağlık bilincinin yükselmesinden mi kaynaklandığı henüz net değil. Ancak, işverenler bu durumu çalışanların hastalık izinlerini suistimal ettiği şeklinde yorumluyor.
Ekonomik Kriz ve İşgücü Piyasasında Belirsizlik
Ekonomik koşulların kötüleşmesi, iş dünyasında ve siyasette çalışanlara yönelik söylemlerin sertleşmesine yol açtı. Yüksek enflasyon, artan enerji maliyetleri ve azalan tüketici harcamaları birçok işletme için zorlayıcı oldu.
Avusturya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nden (WIFO) Helmut Mahringer, işsizlik oranındaki artışın mevcut ekonomik krizle kıyaslandığında nispeten düşük kaldığını belirtiyor. Ancak, işverenlerin daha az işe alım yapması ve büyük işten çıkarmalar yaşanması, çalışanlar üzerinde baskıyı artırıyor.
Uzmanlardan Uyarı: Sert Söylemler İşverenleri de Zor Duruma Sokabilir
Deloitte Avusturya’dan Elisa Aichinger, işverenlerin çalışanlara yönelik sert eleştirilerinin uzun vadede ters etki yaratabileceğini belirtiyor. Çalışanları suçlamak yerine, iş dünyasının daha sürdürülebilir çözümler üretmesi gerektiğini vurguluyor.
Özellikle çocuk bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi, çalışma saatlerinde esneklik sağlanması ve dijitalleşmenin hızlandırılması gibi yapısal değişimlerin, işgücü piyasasındaki sorunları çözmek için daha etkili olabileceği belirtiliyor.
Ancak şu anki siyasi ve ekonomik ortamda, işverenler ve çalışanlar arasındaki gerilimin devam etmesi bekleniyor.
Copyright © www.havadis.at. Tüm Hakları Saklıdır. Havadis.at yayımladığı haber, fotoğraf ve görüntü ile internet ve wap için oluşturduğu her türlü bilgi, havadis.at yönetiminin izini olmadan hiçbir şekilde kullanılamaz.